Rob Hardy (BSC, ASC) VENICE 2’yi test ediyor

Knebworth Malikânesi’nin galerisinde, mum ışığı kullanılarak çekilen bu son sahnede, kamera sensörünün şaşırtıcı düşük ışık performansı gerçekten kendini gösteriyor. Ayrıca burada, çift tabanlı ISO değerleri fark yaratıyor. 6K sensör kullananlar için taban değerleri ISO 500 ve ISO 2500 iken 8K (tam söylemek gerekirse 8,6K) sensörü seçenler için taban değerleri ISO 800 ve ISO 3200. Bugün bu çekimde 8K sensörü sonuna kadar zorluyoruz.

Rob Hardy, “Bu büyük sensörü, yani 8,6K’yı ilk kez kullanıyorum,” diyor. “Ayrıca sinema efekti için, sensörün tamamından gerçekten faydalanan birkaç anamorfik lens kullanma şansı bulduk. Sonuçlar bence çok şaşırtıcı.”

Çok düşük gürültülü görüntüler bekliyorduk. ISO 3200’de, 8K sensörün 16 duraklı bir genişliği var ama bunu önceden bilsek bile gördüğümüz görüntüler yine de şaşırtıcı. Cooke anamorfik lenslerin çok istenmesinin iyi bir nedeni var: Atmosfere katkı yapan, yapay ışık incelikleri sağlıyorlar.

Günün erken saatlerinde Hardy, VENICE 2’yi gün ışığıyla dolu bir yatak odasında çekim yaparak zorladı ve ışık ile gölge arasındaki aşırı kontrastları inceledi.

Başta tereddütlü olan dijital görüntü teknisyeni Adam Shell şöyle anlatıyor: “Bu tip çekimleri ne zaman görsem tonlama yapmam gerekeceğini bildiğim için tüylerim ürperir. Bu [sahne], biraz dengeledikten ve siyahları ön plana çıkardıktan sonra, birden bire şakımaya başladı. İnsan, ‘Garip,’ diye düşünüyor. Daha önce böyle bir şeyi bir kamerada ve codec’te görmedim ve bu da beni gerçekten gülümsetti. Çok güzel bir görüntüydü.”

Başka bir sınav da Flying Pictures VENICE 2’yi drone’una taktığında ortaya çıktı. Filmin temel çekimlerini değerli sabah ışığı kaybolmadan yapmaları gerekiyordu.

Neyse ki kurulum beklendiğinden daha hızlı oldu. VENICE 2 dahili olarak 16 bit X-OCN veya 4K Apple ProRes kaydedebildiği için, ekibin büyük bir kamera paketine uyum sağlamasına veya harici bir bellek kayıt cihazını dengelemesine gerek yoktu. Üstelik kamera kurulumu daha hafif ve kompakt olduğundan, drone’u uçurmak da daha kolay ve güvenliydi.

Yandaki monitörlerden izlerken, kameranın iyileştirilmiş LUT işlemesi sayesinde görüntüler çok güzel görünüyordu. VENICE 2, sette, projelerinin son görünümüne daha yakın görüntüler görmek isteyen görüntü yönetmenleri için monitör çıkışına 4K LUT’ler uygulayabiliyor.

HD kalitesinde dahi zengin görüntüler ve renk tonlaması ön plana çıktı ama asıl sınav, kaydı 4K HDR Trimaster monitörde izleyebildiğimizde başladı.

Dijital görüntü teknisyeni Adam Shell, “İnanılmaz parlak bir gökyüzü, karanlık gölge ayrıntıları… Ağaçlarda devasa bir bitki örtüsü vardı,” diyerek gözlemini anlatıyor. “Normalde bu noktada codec’lerin bozulmasını beklersiniz çünkü sahnede çok fazla yüksek frekanslı ayrıntı ve çok fazla dinamik aralık var. Ama kamera bunlarla gayet güzel başa çıktı. Tüm ayrıntıları çok hoş bir şekilde işledi, tüm renkleri çok hoş bir şekilde işledi.”

8K sensör, projenin ilk çekimlerinde potansiyelini gösterdi. Şimdi filmi izlerken, sabah saatlerinde gökyüzündeki pürüzsüz vurgu geçişini, sonra aşağı bakıp yaprakları hışırdayan ağaçların gölgesindeki ayrıntıları görebiliyorsunuz. Gökyüzünün, ağaçların ve Knebworth Malikânesi’nin eski taş duvarlarının renklerinin çok güzel ve doğal göründüğünü de fark ediyorsunuz. Bunun nedeni de, VENICE 2 sensörü ile Sony’nin X-OCN kayıt formatının oluşturduğu güçlü kombinasyon.

X-OCN, VENICE 2 için ideal. 16 bit doğrusal tonlamayla, film yapımcılarının sensörün sağladığı dinamik aralığın tamamını korumasını ve yakaladığı muhteşem renkleri kullanmasını sağlıyor.

X-OCN formatının en büyük avantajlarından biri, dosya boyutlarını büyük oranda küçültebilmesi, yani bunca zengin renk bilgisi ve dinamik aralık sette ve post prodüksiyonda iş akışlarını yavaşlatmıyor. Üstelik AXS-AR3 bellek kartı okuyucuyla, dijital görüntü teknisyenleri VENICE 2 AXS kartındaki kayıtları 9,6 Gb/sn’ye (1200 MB/sn) kadar boşaltabiliyor. Adam Shell’in bakış açısından, X-OCN dijital görüntü teknisyenleri ve koloristler için bir nimet.

Shell, “X-OCN’i uygulama kararı bence Sony açısından çok akıllıca olmuş,” diyor. “RAW çekimin, yüksek çözünürlüklü çekimin, yüksek bit derinlikli çekimin birçok zorluğunu ortadan kaldırıyor çünkü codec çok verimli… Bununla çalışmak müthiş. Kameranın yakaladığı her veri parçasına erişebiliyorsunuz. Bu da bir kolorist olarak hayatınızı acayip kolaylaştırıyor.”

Hardy, “Yaptığımız şey, senaryodan bir parçayla oyuncuları kullanarak, bunun getirebileceği tüm sorunlar ve problemlerle birlikte sette sınırlarını zorlamak,” diye açıklıyor. “Sorunlar ve problemler derken, mesela zamandan kaynaklanan baskılar, ışıklandırma açısından çok çabuk hareket etmek zorunda kalmak ve bunun gibi şeyler. Kameranın bu bağlamda nasıl performans göstereceğini görmeyi çok istedim çünkü ben böyle kullanırdım.”

Sınırlı bir çekim süresi ve çeşitli kurulumlarla, VENICE 2’nin daha pratik ve kullanıcıyı düşünen özellikleri kendini kanıtladı. Bunlar arasında en önemlisi ND filtreler.

Monitör alanının kenarında dursaydınız insanların bu dahili ND filtrelerin “ezber bozan” bir özellik olduğunu söylediğini duyabilirdiniz. Servo kontrollü, sekiz kademeli ND filtre mekanizması, ilk çıkışını orijinal VENICE’te yaptı ve 0,3 (1/2 = 1 durak) – 2,4 (1/256 = 8 durak) arasında devasa bir nötr yoğunluk aralığı sunuyor. Görüntü yönetmenleri, gördükleri görüntüyü çabucak kontrol edip buna göre uyarlama yapabiliyorlar. ND ilk seferinde doğru değilse veya ışık kurulum sırasında değişirse çıkarıp değiştirmekle zaman kaybedilmiyor. Birinci yardımcı kameraman sadece arkada durup uzaktan ayar yapması yeterli.

Çekim tamamlanırken, son AXS bellek kartı, Adam Shell’in yedekleme ve tonlama yaptığı yere aceleyle götürülüyor. Shell son çekimleri boşaltırken genel olarak VENICE 2’nin sinematografide ne anlama gelebileceğine dair düşüncelerini paylaşıyor:

“Günlük tonlamalarımı çok hızlandırıyor çünkü yapmam gereken daha az şey oluyor. Bu da güzel bir şey çünkü görüntü yönetmeninin hayalinin başka biri fazladan bir filtre uygulamadan yansıtılmasını sağlıyor.

Bence sensörde gördüğümüz iyileştirmelerle ve kameradaki ergonomiyle, görüntü yönetmenlerinin hayallerini çok ama çok daha doğru bir şekilde aktaracak. Ayrıca normalde beklediğimiz kadar itip çekme yapmak zorunda kalmadan, görüntü yönetmeninin aklındakilerin ekrana güzel bir şekilde aktığını göreceğiz.”