Alex Garland’ın Devs dizisi, BSC üyesi Rob Hardy tarafından Sony VENICE’le çekildi

Temmuz 8, 2020
Röportaj sırasında Rob Hardy’nin kompozit fotoğrafı.

Görüntü kalitesi, ayrıntı, gölgeler ve vurgular arasındaki denge bakımından istediğiniz ve ihtiyacınız olan her şeyi elde ediyorsunuz. Üstelik düşük ışıkta çekim yapabileceğinizi bilmenin verdiği güveni hissediyorsunuz.

Devs, 2020’nin en beğenilen TV programlarından biri ve FX Networks için yapılan, çarpıcı güzelliğe sahip bir 4K HDR prodüksiyon. Sekiz bölümlük bu mini dizi, determinizm ve bireysellik veya özgür iradenin felsefi ve ustalıklı bir incelemesi niteliğinde; üzerinde durduğu sorular: Yaşamak nedir ve teknoloji insanlığın duygusal ihtiyaçları ve katkılarıyla nasıl şekilleniyor?

Prodüksiyon, daha önce oldukça beğenilen Ex Machina (2014) ve Yok Oluş (2018) sinema filmlerinde birlikte çalışan, BSC üyesi görüntü yönetmeni Rob Hardy ve yönetmen Alex Garland’ın son ortak projesi. BSC üyesi Rob Hardy, 2018’de yönetmen Christopher McQuarrie için gişe rekorları kıran Mission: Impossible – Yansımalar filmini çeken ve 2007’de İsimsiz Çocuk ile En İyi Görüntü ve Işıklandırma dalında BAFTA ödülü alan, Birleşik Krallık’ın en başarılı ve saygı duyulan görüntü yönetmenlerinden biri. 

Hardy, Devs projesinde mümkün olan hemen hemen her ortamda Sony VENICE kamerayı test etti. Çok aydınlık gün ışığı alan iç mekanlar ve otantik yumuşak kontrast hissi veren, aynı derecede aydınlık olan San Francisco dış mekanlarıyla dizi boyunca çeşitli ışıklandırma kurulumları görüyoruz. Öte yandan Devs “Küp” iç mekanları, parlak altın rengi panel vurguları ve arka planlarıyla son derece karanlık; dış mekandaki gece sahneleri ise genellikle sadece var olan ışık kaynaklarıyla aydınlatılıyor. 

Orta tonlarda olağanüstü derecede ince nüanslarla San Francisco’nun sıra dışı bir şekilde sisten çıkışını gösteren görkemli hava sahneleri oldukça etkileyici. Ayrıca gölgelerdeki tüm ayrıntıları korurken hiç kesilmeyen, olağanüstü derecede parlak vurgularla havadan yapılan oldukça coşkulu ve unutulmaz gece çekimleri de var. Devs, fotorealist VENICE görüntüleriyle mükemmel uyum sağlayan görünür ve görünmez VFX açısından da zengin. 

Devs, 100 günden uzun bir süre içinde büyük ölçüde Kuzey Kaliforniya’da çekildi ama aynı zamanda Manchester’da altı haftalık bir stüdyo çekimi ve Londra’da iki aydan uzun süren bir tonlama süreci de yapıldı.

Hikaye anlatan, oyuncuyla yakınlık kurmamızı sağlayan ama içinde bulunduğumuz ortamı asla saklamayan bir kadraj bulmak her zaman estetik olarak hoşuma gider.

BSC üyesi Rob Hardy’nin sinematografi yaklaşımı

Bence biçimsel açıdan sinematografinin amacı, sadece hikayeye hizmet etmek. Bir başka açıdan ise hikayeyle ilişki kurmanın bir yolu olarak korkusuz bir yakınlık kurma fikri hoşuma gidiyor. Kameranın önünde ne olursa olsun her zaman aynı odadaymış gibi hissetmek isterim. Özellikle de uzun çekimler açısından, Alex’le benzer bir estetik anlayışımız var. Bu da izleyicileri odaya yerleştirme fikrine yardımcı oluyor. Montajların arkasına saklanmıyoruz. Olabildiğince dürüstçe gösteriyoruz.

Bir sahneyi kadrajlamanın pek çok yolu var. Ama benim için her zaman bariz seçenek, kendini gösteren kadraj oluyor. Genel olarak görsel bir akış olursa da ne âlâ. Hikaye anlatan, oyuncuyla yakınlık kurmamızı sağlayan ama içinde bulunduğumuz ortamı asla saklamayan bir kadraj bulmak her zaman estetik olarak hoşuma gider. Bir kadraj bunların hepsini başarabiliyorsa o zaman harika. Kompozisyon açısından ilk tepki budur.

Alex’le tek bir cümlede, hiçbiri söylenmeden, nerede olduğunuzu, neye baktığınızı ve benimseyeceğiniz perspektifi veya karakterin hislerini hemen anlıyorsunuz.

Yönetmen Alex Garland ile birlikte çalışmak

Alex Garland ile aramızdaki ilişki, esasen film yapımcıları olarak birlikte çalışmanın ne olduğuna dair fikre, bir tür anlayışa dayanıyor. Alex Garland, açıkça çok zeki bir adam, olağanüstü bir yazar, muhteşem bir yönetmen ve her zaman hikayenin oluşumunda ve anlatımında yer alan her türlü unsuru anlamak istiyor. Ortak bir dünya görüşü söz konusu. Ex Machina’nın senaryosunu okuduğum zamanı hatırlıyorum. Son derece ekonomik. Doğrudan sadede geliyor. Allayıp pullamıyor. Birçok senaryoda, sizi o dünyanın içine çekmek için, bir şeyleri gereğinden fazla açıklama eğilimi olur. Oysa Alex’le tek bir cümlede, hiçbiri söylenmeden, nerede olduğunuzu, neye baktığınızı ve benimseyeceğiniz perspektifi veya karakterin hislerini hemen anlıyorsunuz. Alex Garland’ın senaryosunda hiçbir kamera yönlendirmesi veya görsel yönlendirme olmaz.

Aslında filminizi test odasında buluyorsunuz. Kişiliğini ve çok özel bakış açısını veren unsur, kamera ve lens kombinasyonu.

Sony F65 ile Ex Machina ve Yok Oluş’un çekimi hakkında

Eğitimini almıştım ve projelerin çoğunu film kullanarak çekmiştim, dolayısıyla çekim yaparken hikayeyi duygusal ve görsel olarak hissetme fikrine alışkındım. Dijitalde, boş filmi seçtiğiniz gibi kamerayı seçiyorsunuz. Aslında filminizi test odasında buluyorsunuz. Kişiliğini ve çok özel bakış açısını veren unsur, kamera ve lens kombinasyonu. 

Sony F65 ile Ex Machina çekiminde, bir sinema filminde ilk kez sadece dijital çekim yaptım. Çok sevdiğim Xtal Xpress Anamorfik lensleri kullanacağımı zaten biliyordum. Her lens, el yapımı ve çok özel bir kişiliği var. Bu lensler için lensteki en küçük ayrıntıyı yakalayacak bir kamera gerekiyor. Ve F65’teki sensörün tam da bunu yaptığını gördüm. Vizörden baktığımda, lensle aramızda hiçbir şey yoktu. Sanki film kullanarak çekim yapmaya dönmüş gibiydim. 

Test odasında mümkün olduğunca demokratik olmaya çalışıyorum. Her zaman her şeyi test ediyoruz. Her zaman. Çünkü ne olacağını asla bilemezsiniz ve filmin görünüşü kendini o test odasında belli eder. Görüntülerin tüm teknik yönlerini analiz ettikten sonra, öylece oturup hangisinin hangisi olduğunu bilmeden, odadaki herkese “Hangi görüntüyü sevdin?” diye sorarım. İşte o zaman tüm yollar F65’e çıktı. Kameradaki bir şey, daha güvenilir hissettirdi.

Sony’nin F65 CineAlta kamerası

O konumda olmak, yani seçtiğimiz kameranın estetiğinden ayrılmadan onu belirli bir duruma uyarlayabilmek gerçek bir avantaj oldu.

VENICE Uzatma Sistemi, stüdyo çekiminin ayrılmaz bir parçası oldu

Manchester’daki bir stüdyonun müstakil bir setinde çekim yapıyorduk. Çok uzun çekimler yaparken, kamera iki-üç karakter arasında sürekli gidip geliyor, odada dört dönüyordu. İkinci bir kameramız da vardı ve ben de kamera aracında ortalığın karışmasını istemedim. Panavision, ilk olarak kablo ekipmanları için tasarlanmış, çok küçük bir uçuş kafası olan Stabileye adındaki bu muhteşem cihazı önerdi. VENICE kameranın boyutu yatay kaydırma ve eğme açısından çok kısıtlayıcıydı. VENICE’in “göbek bağı” sürümünü, yani lensli sensör blokunu uzak bir kafa olarak kullanabileceğimi biliyordum.

“Göbek bağının” ucunda VENICE sensör blokuyla çalışırken, iç mekan setinin dışına çıkıp monitörle arabada çalışabiliyordum. B Kamerasını görebildiğim bir başka monitör de kullanabiliyorum. Kamera aracını etrafta gayet güzel bir şekilde dolaştıran set amiri Sam Philips ile haberleşiyordum ve çekim boyunca konuşup belirli bir şekilde tepki verebiliyorduk. Kamerayı da gövdeye bağlamıştık. C Serisi Anamorfik lens ile “göbek bağı” sensörü çok ama çok güzel bir kombinasyondu. Büyük keyif aldık ve Manchester’daki altı haftalık stüdyo çekiminin her gününde kullandık. O konumda olmak, yani seçtiğimiz kameranın estetiğinden ayrılmadan onu belirli bir duruma uyarlayabilmek gerçek bir avantaj oldu.

Görüntü kalitesi, ayrıntı, gölgeler ve vurgular arasındaki denge bakımından istediğiniz ve ihtiyacınız olan her şeyi elde ediyorsunuz. Üstelik düşük ışıkta çekim yapabileceğinizi bilmenin verdiği güveni hissediyorsunuz.

VENICE için CBK-3610XS uzatma kiti

VENICE’in düşük ışık performansı olağanüstüydü

VENICE ile düşük ışıkta çekim yapmak bir bakıma aydınlanma gibiydi. Mesele, sadece ISO ayarını yükseltip sonra her şeyi tekrar griye indirmek değildi. “Gece modu” dediğimiz ayrı ISO ile bazı kapsamlı testler yaptıktan sonra, VENICE’te taban ayarını 2500 yapıp 1250’de çekim yaptık ve bizim için en etkili ayar bu oldu. Aniden görüntü kalitesi, ayrıntı, gölgeler ve vurgular arasındaki denge bakımından istediğiniz ve ihtiyacınız olan her şeyi elde ediyorsunuz. Üstelik düşük ışıkta çekim yapabileceğinizi bilmenin verdiği güveni hissediyorsunuz. Sony VENICE ile San Francisco’nun son derece ayrıntılı, çok ama çok güzel havadan gece çekimlerini yaptık.

HDR tonlama yaptık çünkü elimizdeki tüm olanakları görmek istedik ve bazen aklımıza bile gelmeyecek şeyler bulduk. Kamera ile C Serisi anamorfik lens kombinasyonunun bize verebileceği her şey önümüzdeydi.

VENICE görüntüleri, HDR tonlamasında sınırsız seçenek sağladı

Birincil tonlama, HDR tonlamaydı ve bizi başka bir seviyeye taşıdı. Görüntüyle yapabilecekleriniz o kadar fazla ki… Görüntüyü tekrar tekrar zorlayabiliyorduk ve asla bozulmuyordu. Renkleri daha sıcak da, daha soğuk da kullanabiliyorduk ve renk sıcaklıklarını ne kadar istersek o kadar değiştirebiliyorduk. HDR tonlama yaptık çünkü elimizdeki tüm olanakları görmek istedik ve bazen aklımıza bile gelmeyecek şeyler bulduk. Kamera ile C Serisi anamorfik lens kombinasyonunun bize verebileceği her şey önümüzdeydi. Her görüntünün şoke edici olmasını, izleyicileri beyninden vurulmuşa döndürmesini istedik. Yapabileceğimiz en iyi işi ortaya koymak istedik. Bu işle gerçekten gurur duyuyorum. Örneğin yedinci bölüm, yaptığım en iyi işlerden biriydi. 

VENICE’i seçtik çünkü yaptığımız testte bize istediğimizi vereceğini görmüştük.

VENICE, Devs dizisinin estetiğini yakalamak için ideal kameraydı

Kesinlikle bu prodüksiyon için doğru kamerayı seçtik. Buna hiç şüphe yok. VENICE’i seçtik çünkü yaptığımız testte bize istediğimizi vereceğini görmüştük. Alex’e göre, birlikte yaptığımız işi düşününce, konu benim çekeceğim içerikleri üretmek oluyor. İçeriğin inanılmaz olacağını biliyordum ve elimden gelen en iyi şekilde bu içeriği çekebilmeliydim; işte VENICE bizim için bu işi yapacak kameraydı çünkü test odasında yaptığımız testlerde, işe yarayacak kameranın o olduğunu görmüştük.