THE DIG: Perde Arkası Röportajı
Joseph Kosinski - Yazar, Yönetmen
Bize THE DIG’den bahseder misiniz?
“Her yönetmenin terk edilmiş fikirler veya herhangi bir nedenle tamamlanamayan, seçtiği reklamlar ya da seçtiği kısa filmlerden oluşan bir klasörü vardır. Benim klasörüm de oldukça kapsamlı. Önce VENICE’i nasıl sergileyip test edebileceğimizi ve kameraya işkence edecek çeşitli koşulları nasıl bulacağımızı konuştuk. THE DIG; gece, gündüz, kent, çöl, iç mekanlar, dış mekanlar, sürüş çekimi ve helikopter simülasyonlu film çekimi içerdiği için iyi bir tercih gibi geldi.”
Genel olarak kamera nitelikleri açısından sizin için önemli olan nedir?
“Ben boş bir sayfa isterim. Esasen o gün gördüğümü, o nötr görünümü, o an oluşturduğum görünümü iletecek şekilde görüntüyü istediğim yöne çekmemi ve parçalamadan oradan oraya sürükleyebilmemi sağlayacak bir esneklik isterim. Prototip olsa da, VENICE’te gördüğümüz, dinamik aralığın hemen fark edilmesi oldu. Muhteşem. Cilt tonlarındaki iyileşmeye, vurgu ve nötr geçişlerine anında vuruldum. Bence görüntü çok güzel.”
Dinamik aralık hemen fark ediliyor. Muhteşem. Cilt tonlarındaki iyileşmeye, vurgu ve nötr geçişlerine anında vuruldum. Bence görüntü çok güzel.
Joseph Kosinski
Writer, Director
Çekimden sonra, standart dinamik aralıkta tonlama nasıldı?
“İçi siyah olan simsiyah bir arabanın öğle vakti çölde çekilmesi bir kameranın sınırlarını zorlamaktır ve evet, pencerelerin dışındaki ayrıntıları, muhteşem gölge ayrıntılarını, doğrudan güneşe bakan çekimler gibi kameranın vurgulara geçişini gördük. Bunların hepsi vardı. Çekime ilk bakışımızda, bunun başka türlü bir atılım olduğunu anladık. Görüntü yönetmeni Claudio Miranda, ASC kameranın cilt tonlarını işleme şeklindeki pürüzsüzlüğün nasıl son derece doğal ve gerçekten uyumlu göründüğünü de anlattı. Böyle bir şeyi aramak veya bunun izini sürmek istemezsiniz. Kendiliğinden olmalı ve VENICE’te de bu mevcut.”
VENICE bir Full Frame kamera, 2,66: 1 ve 2,39: 1 en-boy oranlarını kullanarak ne yapmak istediniz?
“Bu proje özelinde, ultra geniş en-boy oranı, manzaralara ve kadrajladığımız çekimlere çok uygundu. Bunları sette çektik. Korunmalı sayılabilirdik ama ben sonunda 2,39: 1 olanı kaplayacağımızı düşünmüştüm. Ama gördükten sonra, o ekstra geniş oranın çöl manzaralarıyla ve bu hikayenin doğasıyla sergilediği uyuma bayıldım. 2,39: 1’in hangi amaçla tasarlandığını anlamak için araştırma yaptım ve nedeninin, film genişliğinin bir kısmının kullanılmasıyla müziklerin negatife eklenmesi olduğunu öğrendim. Artık görsel ortamlara ses eklemiyoruz, peki dijital ortamda neden böyle bir taviz vermeye devam edelim? İşte bu yüzden “hadi çipin hepsini kullanalım,” dedim çünkü dijital olarak bu mümkün ve belki de aslında anamorfikte bulunan bu 2,66: 1 formatını geri getirebiliriz. Bu yüzden ileride de Full Frame seçeneğimin olması ve bu formatta çekim yapabilmek çok güzel.”
Claudio Miranda, ASC, Görüntü Yönetmeni
Bize bu projeden bahseder misiniz?
“Joe’nun hep kendi başına bir proje yapmak istediğini hatırlıyordum, ben de bunu Sony’ye sunmanın ve bu yeni kamerayla yapıp yapamayacağımızı gerçekten anlamanın iyi olacağını düşündüm. Joe da ben de çıkan en yeni ve en iyi kameraları test etmeyi seviyoruz, daha önce F65 ve F35’i de test etmiştik.”
Japonya’ya gidip mühendislere görüşlerinizi ayrıntılarıyla söylemişsiniz?
“Anamorfik sorununu gidermemiz çok önemliydi. Full 4 x 3 anamorfikten ve diğer lenslerden faydalanmak istediğimizde başka marka kameralar kullanmak zorunda kalmıştık. Artık lens seçenekleri çok genişledi. Ayrıca Full Frame 24 x 36 mm ile, bir zamanlar sadece film kameralarıyla sınırlı olan 65 mm lenslerin kullanılması da mümkün oluyor. Bence VENICE’teki yeni görüntü sensörünün yüksek hassasiyeti sayesinde alan derinliği elde etmek, geceleri bu lenslerle çekim yapabilmek inanılmaz bir şey. Bu da bizim için daha önce mümkün olmayan, yeni bir seçenek.”
Japonya’da VENICE mühendisleriyle başka neler konuştunuz?
“Onlardan bir şey istedim, ‘ND’lerin hepsini kameranın içine koyabilir miyiz?’ dedim; yani ND’nin sekiz kademesini de istedim, böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını bile bilmiyordum. Olursa her türlü kamerada bir ilk olacaktı. Mühendisler prototip kamera gövdeleriyle geldiğinde gerçekten çok etkilendim; 0,3, 0,6, 0,9, 1,2, 1,5, 1,8, 2,1 ve 2,4’lük kademelerle sekizini de VENICE’e dahil etmişlerdi. Filtreler gerçekten doğru kademelerle düzenlenmiş ve çekim sırasında kullandığımız en ağır ND’de bile kayıp veya kayma yok. Bütün boşluğu kapsıyor. Artık ND filtresi taşımaya gerek yok. Bu, uzak kurulumlar ve helikopter veya drone çalışmaları için büyük bir avantaj. Hatta kameranın yanında olmadan ND değerlerini uzaktan bile değiştirebiliyoruz.”
Gördüğünüz görüntülerin kalitesini beğendiniz mi?
“Özellikle renk işlemesinden çok etkilendim. Sevdiğim şey de şu oldu: Sinemaya daha yakın, daha yumuşak bir his veriyor, ayrıca dinamik aralık öncekine göre çok daha geniş. Vurgu geçişi gerçekten pürüzsüz. Alex Carr (DIT) ile konuşuyorduk, bu ilk aşamada bile VENICE’in vurgularda inanılmaz bir aralığı olduğunu düşünüyor. THE DIG’de, taş ocaklarında çekim yapıyoruz, güneş kayalıkların arkasından batıyor ve arka planda hala parlak bir gökyüzü var. Ben de bu enlemi ve zemindeki ayrıntıları tutmaya çalışıyorum ve kamera gölgelerdeki tüm ayrıntıları tutuyor. Gerçekten muhteşem bir durak aralığı. Pürüzsüz enlem, sanki elektronik değil de biraz daha rahat, organik bir yanıt gibi. Ayrıca kameranın cilt tonlarına yanıtını da çok beğendim, gerçekten çok güzel.”
Sevdiğim şey de şu oldu: Sinemaya daha yakın, daha yumuşak bir his veriyor, ayrıca dinamik aralık öncekine göre çok daha geniş. Vurgu geçişi gerçekten pürüzsüz.
Claudio Miranda, ASC
Cinematographer
Operatör tarafının ve asistan tarafının tasarımını nasıl buldunuz?
“Bu kamerada aslında iki menü paneli var. Biri kamera asistanı tarafı için, bunda tüm menü verileri tam set halinde var; biri de operatör tarafı için, bu da görüntü yönetmeninin bilmesi gereken tüm önemli bilgileri gösteren biraz daha küçük boyutlu bir menü. Her şeyi bulmak gerçekten çok daha kolay ve renk sıcaklıkları, ND’ler, deklanşör açıları ve sık ihtiyaç duyulan diğer işlevler ayarlanabiliyor.”
VENICE ile ilgili sizi etkileyen başka ne oldu?
“Vizör (DVF-EL200), çok daha hızlı yanıt, daha az gecikme. Boyutları da beğendim. THE DIG’de, bir noktada VENICE’i Shotover K1 helikopter kasasına yerleştirmeye çalıştık. Daha büyük bir gövde kullanırsanız diğer taraftaki lens seçenekleri sınırlı olur. Yani VENICE gövdesinin diğer taraftaki lens seçeneklerimin çok daha geniş olmasını sağlayacak kadar küçük olması gerçekten güzel. Bu seçeneğe sahip olmam çok ama çok önemli.”
VENICE’i görüntü yönetmenlerine önerir misiniz?
“Yani bence tüm ND’leri dahili olarak içeren bir kameraya sahip olmak muhteşem bir şey. Gerçekten küçük bir paket kullanabilirsiniz ve çok da hafif olabilir. Ayrıca kullanmak istediğiniz her lens türünü seçebilirsiniz. Renk gamı da bence muhteşem. Harika bir dinamik aralığı, pürüzsüz vurgu geçişleri ve çok güzel bir cilt tonu işlemesi var. Daha yumuşak bir genel ton eğrisi var ve bence bununla çalışmak daha kolay ve müthiş bir görüntü üretiyor.”
Dan Ming - 1. Kamera Asistanı (A Kamerası)
THE DIG film projesine nasıl katıldınız?
“Ben Claudio’nun Birinci Kamera Asistanıyım, Claudio’dan THE DIG projesini çekerken yeni kameraları test etmesi istendi. Yeni bir kamerayı ilk kullanan olmak her zaman eğlencelidir ve aynı zamanda daha önce kimsenin kullanmadığı bir şeyi kullanmak zordur.”
VENICE’in performansı nasıldı ve sizin izlenimleriniz neler oldu?
“Gövdeleri alıp ayarladık, sonra da bunları ısıya, toza, toprağa atıp durduk ve normalde herhangi bir kamerayla çekimde ne yapıyorsak onu yaptık; böylece kameraları daha da fazla zorladık. Gerçekten işimizi bırakıp ne kadar sıcak çalışabileceklerini görmek için kameraları biraz güneşin altında beklettik ve hiç aşırı ısınmadılar. Yani VENICE’in toleransı, çalışabileceği ortamlar bakımından kesinlikle büyük bir ilerleme.”
Kameranın başlatma süresi gerçekten çok etkileyici, kapalı durumdan ilk görüntüye beş saniyede geçmesi çok etkileyici. Başka hiçbir kamera bunu yapamaz.
Dan Ming
1st Assistant Camera (A Camera)
Size en çok hitap eden özellikler hangileriydi?
“Kameranın başlatma süresi gerçekten çok etkileyici, kapalı durumdan ilk görüntüye beş saniyede geçmesi çok etkileyici. Başka hiçbir kamera bunu yapamaz. Beş saniye içinde çalışabileceğiniz bir görüntü oluyor. Küçük bir özellik gibi görünüyor ama sadece bu bile her gün sette inanılmaz zaman kazandırıyor.”
Bize sette gördüğünüz görüntü performansından bahseder misiniz?
“THE DIG için, Tam Yükseklikte 18 mm anamorfik 4×3 ile çekim yapmaya karar verdik. Yani karelerin üstünü de altını da kullandık, tam Vista Vision genişliğini kullanmadık; bildiğimiz gibi, anamorfik lenslerin görüş alanı sferik lensin iki katı, bu yüzden alan derinliğini azaltıyor ama bir uçtan bir uca giden o anamorfik parlamaları içeren görünümü veriyor. Bu, sferikten daha organik bir görünüm.”
Bob Smathers - 1. Kamera Asistanı (B Kamerası)
“Kameranın boyutu güzel. Üstte güzel bir kuyruğu var ve kol da bunun içine giriyor; bununla ilgili birkaç seçenek vardı. Dahili ND’ler güzel. Bunlar, 0,3’ten 2,4’e hızla ve kolayca sorun yaratmadan çalıştı. Kullanıcı arayüzü net, basit ve güzel.”
Alex Carr - Dijital Görüntü Teknisyeni
İş akışı ile ilgili deneyimleriniz nasıl oldu?
“VENICE, Sony RAW kullandığı için, iş akışı neredeyse aynı. Önceki nesil Sony kameralarla aynı ortamı, aynı AXS-R7 kayıt cihazını kullanıyor. Ama yeni bir şey var. Artık şu anda tüm kameralarda en hızlı kart okuyuculardan biri olan Thunderbolt 2 kart okuyucu da (AXS-AR1) var. Tüm ortamlarımı fiziksel bir HDD dizisine yedekliyorum ve bir kartı saniyede 1 GB hızla kopyalayabiliyorum ki bu çok ama çok yüksek bir hız.”
VENICE’ten alınan görüntülerle ilgili izlenimleriniz neler?
“VENICE ile çalışırken çok geniş bir renk gamımız oldu. Halihazırda sadece ön testleri yapmış bulunuyoruz ama şimdiye kadar sonuçlar gerçekten inanılmaz. VENICE, S-Log3 gama ayarını kullanıyor ve çok geniş bir dinamik aralığa sahip; bu sayede görüntüyü yönetmenin hikayeye dair vizyonunu yansıtmak için gerek duyduğu her yöne itip çekebiliyoruz. Yani bazı çekimlerde her zaman en iyi ışık veya en iyi koşullar olmasa da çok fazla gürültü olmadan veya belirli bir görünüme mecbur kalmadan istediğimiz gibi çekip hareket ettirebiliyoruz. Bu yüzden çalıştığım en esnek kameralardan biri. Ayrıca bu sayede bir sinema veya film görünümü çok kolay yakalanabiliyor. Film kullanmaya alışkın veya film görünümü arayan görüntü yönetmenlerine çok ama çok uygun.”
Çölde çekim yaparken, çok yüksek sıcaklıklar gördük. Kameralar çok sıcaktı ama gerçek bir arıza yaşanmadı.
Alex Carr
Digital Imaging Technician
Kamera ne kadar sağlam?
“Çölde çekim yaparken, çok yüksek sıcaklıklar gördük. Kameralar çok sıcaktı ama gerçek bir arıza yaşanmadı. Böyle tozlu yerlerde çekim yaparken ND filtrelerinin içeride olması iyi bir şey çünkü o zaman filtreler değiştirilmiyor ve sürekli temizlenmiyor; bu da oldukça zaman kazandırıyor ve zahmeti azaltıyor.”
Menü sistemini beğendiniz mi?
“VENICE’in menü sistemi, gezinirken çok hızlı, çok duyarlı, çok net ve yayın terimleri yerine birçok sinema terimi kullanıyor. Bu sayede film sektöründeki yaratıcı zihinler, kamerayı mühendislik perspektifinden değil, görüntü yönetmeni veya kamera asistanı perspektifinden anlayabiliyor. Kamerayı sadece menüye basıp ilk birkaç adımda gezinerek anlayabiliyor, ‘vay, çok basitmiş,’ diyorsunuz; çok güzel, hızlı ve kolay.”
Mike Sowa - Kıdemli Kolorist, Technicolor
Bize geçmişinizden bahseder misiniz?
“32 yıldır bu sektördeyim. İlk kolorist olduğumda, geceleri günlük işleri Rank Cintel üzerinde filmden, cihazın renk düzeltme sistemiyle yapıyordum. Yalnızca üç kadran ve bunlardan çıkan üç kumanda kolu vardı, o kadar. Sonra Da Vinci çıktı, Da Vinci Classic oldu ve sonra yüksek çözünürlük zamanlarında da Vinci 2K oldu. Kariyerim boyunca dört farklı sistemde çalıştım.”
Tonlama yaparken gördüğünüz görüntüler hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Geleneksel film gibi görünmesini sağlamak için tek tek bir sürü renk işlemi gerektiren bazı kameralar var. Şimdi, dijital kameralar o kadar çok renk yakalıyor ki neredeyse çok fazla diyeceğim. Bazılarında bana görsel açıdan mantıklı gelmeyen renkler var. Dinamik aralık dünyasında yaşıyorum ve sinyalin alt ucunda ve üst ucunda her zaman ayrıntı var. Claudio’nun bana verdiği görüntüler, onun istediği yere oturuyordu. Bunlarla sınırlı kalmam gerekiyordu. Dinamik aralık genişliğinden ve bu görüntüleri çekerken yaşadığı kolaylıktan çok memnun olduğunu söyleyebilirim çünkü her şey setlerin aydınlatılmasına bakıyor ve karanlıkta çekim yapmayı da seviyor. Bir sürü güzel ve yumuşak siyah var ama bunlar yine de siyah. Görmek istediği tüm ayrıntılar hissediliyordu, buna baktım ve şöyle düşündüm: ‘Tamam, bu kamera her şeyi halletmiş.’
“Alt uç ile üst uç arasındaki ayrıntılar, Claudio’nun kullandığı lenslerle birlikte, o kadar net ve temiz ki 3D hissi alıyorsunuz. Claudio ve Joe çoğunlukla aynı şeyi görüyor. Ben de artık aynı şeyi görüyorum. O görüntüye ulaşmak inanılmaz derecede kolay oldu. Taviz yok. Düşük ışık ayrıntıları ve vurgu ayrıntıları, hepsi kameranın içinde ve ikisi arasında güzel bir aralık var, bu sayede cilt tonları gerçekten çok güzel bir yere oturuyor. Tepe ışığı istemişti ama düşük ışıklı ten tonlarında o kadar yumuşak bir kalite vardı ki üzerinde çalışmak için hiç kurcalamak zorunda kalmadım. Bu koşullarda rengi çıkarmak diğer kameralarla çok zor ama bu kamerada mücadele etmek zorunda kalmadan ve en önemlisi de pencerelemeye gerek kalmadan elde ettiklerimden gerçekten çok memnundum. Ekranda gördüğünüz, kameranın işi, benim işim değil.”
Bu kamerada mücadele etmek zorunda kalmadan ve en önemlisi de pencerelemeye gerek kalmadan elde ettiklerimden gerçekten çok memnundum. Ekranda gördüğünüz, kameranın işi, benim işim değil.
Mike Sowa
Sr. Colorist, Technicolor
THE DIG sizce Yüksek Dinamik Aralıkta nasıl olacak? Herhangi bir sorun görüyor musunuz?
“Yeni bir sorun yok. Genellikle sorunlar ekranın kendisiyle ilgili olur. HDR tonlamayla, SDR’da biraz gürültülü bir görüntümüz olursa HDR’a geçildiğinde bir sürü sorun büyür. Muhteşem görünen şeyler, öyle görünmeye devam eder. Genelde geri dönüp biraz kurcalama yapmam gerekiyor. Bu durumların çoğunda gürültü sorunu oluyor. Dijital kameralardaki dijital gürültü, film grenlerine göre çok daha ince boyutludur. Piksele dayalıdır, film greni ise kullanılan stoka ve pozlandığı şeye ve pozlanma şekline göre devasa olabilir. Açıklamak gerekirse film greni filmdeki bir yüzü tamamen kaplayabilir, aynı seviyedeki dijital gürültü ise yüzde olabilir. Mecbur kalırsanız dijital işlem yapmak film grenine göre daha kolaydır.”