VENICE ile Minamata Çekimi

Nisan 13, 2021

Yapımcı-yönetmen Andrew Levitas ve görüntü yönetmeni Benoit Delhomme, 36 günlük zorlu çekimin hikayesini anlatıyor.

Disiplinler arası çalışmalar gerçekleştiren Andrew Levitas, diğer sıfatlarının yanı sıra madeni eşyalarla fotoğrafları, ayaklı metal heykelleri ve daha birçok materyali bir araya getiren eserleriyle tanınan, başarılı ve saygın bir çağdaş sanatçı. Kısa süre önce de ev yapımı organik pigmentler ve malzemelerden resim yapmaya başladı. Levitas, dünyanın en iyi oyuncularıyla birlikte çalışarak akıllı, sosyal sorumluluk sahibi ve orijinal konulara odaklanan, birinci sınıf bağımsız sinema eserlerinin finansmanını, geliştirmesini ve prodüksiyonunu yapan, Metalworks Pictures adlı üretken bir stüdyonun kurucusu. Stüdyonun projeleri arasında şunlar var: Levitas’ın yazıp yönettiği 2014 tarihli Lullaby (Amy Adams ile), Levitas’ın yapımcılığını yaptığı 2017 tarihli (David Hare’in yazdığı ve Ralph Fiennes’in yönettiği) The White Crow ve 2019 tarihli Georgetown (Christoph Waltz’ın ilk yönetmenliği). Levitas, aynı zamanda New York Üniversitesi’nde yarı zamanlı bir öğretmen ve fakülte üyesi olarak “Sanatçı Aklı” üzerine ders veriyor.

Levitas, tecrübeli savaş fotoğrafçısı Eugene Smith’in (oynayan: Johnny Depp) hikayesini anlatan Minamata (2020’de gösterime girdi) filminin yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptı. Smith’in en iyi bilinen çalışması, Japonya’daki balıkçı köyünde cıva zehirlenmesine yol açan Chisso şirketinin suistimalini fotoğraflarla belgelemek ve bu haberi uluslararası planda gözler önüne sermekti. Filmin çoğu, görüntü yönetmeni Benoit Delhomme tarafından, sınırlı ışıkla elde çekildi; ışığın sınırlı olması, filme unutulmaz bir duygusal samimiyet kazandırdı ve 36 gün gibi inanılmaz sıkışık bir sürede, sınırlı bütçeyle yapılan projeye destek oldu. Filmde, hikayeyi anlatmak için zengin ve nüanslı renk paletlerinden faydalanarak yakalanan kendine has bir baskı estetiği var; aynı zamanda film genelinde doğal cilt tonları korunuyor ve kişisellik ile tarihi bağlam, zaman ve yer algısı her zaman canlı tutuluyor.

Sinematografi ortaklığı

Andrew Levitas, Sony VENICE uzatma sistemiyle yapılan çekimin Minamata’nın performans stilinin nasıl ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Sony VENICE sensörünün genellikle düşük ışıkta nasıl ayrıntılı, incelikli görüntüler yakaladığını ve tonlama aşamasında bu görüntülerde nasıl tam istediği gibi oynamalar yapabildiğini anlatıyor:

“Kamera seçimine her zaman dahil olurum. Bir filmin vizyonunu belirleyen ve şekillendiren her şeyi düşünürüm ve bunlarla ilgili çalışmalara katılırım ve bence kamera keyfî bir seçim değil, yaratıcı ifadeyi ortaya koyan araçlardan biri olmalı. Tüm bölüm şefleriyle olduğu gibi, görüntü yönetmeniyle olan ilişkim de ortak bir yaratıcı girişim için birlikte çalışmaktır.

“Benoit Delhomme’un sadece ekibi yöneten bir görüntü yönetmeni olmaması, aynı zamanda kendisinin de bir kamera operatörü olması istediğim Minamata çekimine oldukça uygundu. Filmin anlatımıyla ilgili fikirlerimizi doğrudan paylaşıp tartıştık ve başka bir aracı koymadan hemen ayarlamaları yaptık. Bana göre bir görüntü yönetmeninin görevi, sadece güzel görüntüler kaydetmek değil, aynı zamanda anlatımın işlenmesine ve işleyişine de yakından dahil olmaktır. 

Performansın İçinde Duygusal Bir Gerçek Bulmak

“Minamata, fotoğrafçı Eugene Smith ile ilgili samimi bir hikaye anlatıyor ve gerçek hayattaki koşulların ve durumların içindeki gerçek insanlara dayanıyor. Filmin kadrosu oldukça geniş; oyuncuların hepsinin bu anları yaşamalarını ve duygusal olarak kendilerini bulmalarını, oynadıkları gerçek insanların zihinlerine girmelerini istedik. Her sahnenin ortamını oyunculara mümkün olduğunca gerçek gelecek şekilde ayarlamak ve teknik olarak kalabalık olmayan bir ortamda yapay engelleri mümkün olduğunca ortadan kaldırmak istedim. Bir ortam oyunculara ne kadar gerçek gibi gelirse anı yaşadıklarını hissetmeleri de o kadar mümkün olur. “Benoit, Minamata’nın büyük bir kısmını Sony VENICE sensör blokunu ve yanında taşınan lensleri kullanarak elde çekti (kameranın ana gövdesi umbilikal kordonun ucuna bağlandı ve bir kamera asistanı tarafından taşındı). Benoit’nın elindeki VENICE, bir fotoğrafçının makinesiyle aynı boyut ve ağırlığa sahipti, dolayısıyla sette o kadar göze çarpmadı. Bir fotoğrafçı hakkında film yapmak ve fiziksel bir fotoğraf makinesi gibi tutulabilen bir kamera kullanmak, Benoit’nın özgürce hareket etmesini ve oyuncularla daha yakın olmasını sağladı. Benoit, dansı kaydeden kişi olmak yerine dansa katılanlardan biri oldu ve aynı anda duygusal olarak tepki verip ayar yapabildi. “VENICE sensörünün düşük ışıktaki hassasiyeti sayesinde, bütün filmi var olan ışıkları kullanarak ve sadece sınırlı sayıda ışık ekleyerek çekebildik. İç mekanları, oyuncuların yürüyüp kameranın hareketi durmadan takip edebileceği şekilde ışıklandırabildik. Örneğin, Eugene Smith’in penceresinden neon ışık giren New York’taki dairesinde, hareket bizi karanlıktan değişken ışığa, oradan perdenin arkasındaki Eugene’in parlak kırmızı ve karanlık odasına tek çekimde götürebiliyordu. Bu şekilde ışıklandırmayı ve kurulumları değiştirmeden bir ortamdan diğerine sorunsuzca hareket edebilmek, filme duygusal bir gerçeklik daha katıyor.

Bir fotoğrafçı hakkında film yapmak ve fiziksel bir fotoğraf makinesi gibi tutulabilen bir kamera kullanmak, Benoit’nın özgürce hareket etmesini ve oyuncularla daha yakın olmasını sağladı.

Esnek, Çevik ve Mütevazı

“Bazen film çekerken, odak noktası kit olur, dikkat dağıtır. Minamata, çoğunlukla tek kamerayla çekildi. Sensör bloku, lens ve umbilikal kordon kurulumunun kompakt ve mütevazı boyutu ile sensör hassasiyeti, oyuncuların 20 dakika doğaçlama yaptığı sahneleri tek seferde çekmemi sağladı ve o anda yaşadıklarını keşfedip ruhlarına odaklanarak bunu tekrar tekrar yapabildik. Üstelik kamera paket halinde çok hafif olduğu için, Benoit fiziksel olarak yorulmadan kamerayı elinde tutup 20 dakikalık çekimleri yapabildi. Böyle çalışınca, kamera neredeyse görünmez oluyor ve hiç dikkat çekmiyor. Ben odada ve filmde yaşayan sanatçıların deneyimlerine odaklanabildim. Benoit da sabit kamera veya kamera aracı olmadan ve sınırlı ekiple, kameranın fiziksel ağırlığını taşımadan o ortamda yaşayabildi. 

“Böylece Benoit, setteki diğer sanatçılarla odak geçişi yapabildi. Bu inanılmaz bir marifet ve tamamen bu kameraya özgü; şüphesiz bu da filme daha fazla samimiyet katıp ana konuyla daha güçlü bir bağ kurmamızı sağladı.”

Kolay İşlenen Görüntüler

“Tonlamayı Peter Doyle ile birlikte yaptık ki kendisi inanılmaz bir koloristtir. Benoit’nın ışığa ve renklere olan nüanslı yaklaşımı derin incelikler yansıtabiliyor. Minamata’nın görünümü çok belirgin. Kaydedilen görüntüler kusursuzdu ve tonlamada bize istediğimiz her şeyi verdi. Nereye çekersek çekelim istediğimizi aldık. Benoit’nın çektiği içerikler bizi hiç yarı yolda bırakmadı. Yapabileceklerimizi hiç sınırlamadılar. 15 film çektikten sonra, ilk defa böyle bir şey yaşadım. 

“Tonlama işleminden gerçekten zevk alıyorum. Ressam olarak siyah boya tüpünü hiç kullanmam. Kameradan aldığımız tüm görüntülerin, tam istediğimiz gibi, kendine ait bir kişiliği vardı; hiçbir şey alelade veya daha önce gördüklerimizle aynı değildi. Her şey kolayca işlenebiliyordu. Tonlamayı tam istediğimiz gibi kurgulayabildik. Cilt tonlarında hassasiyet, gölgelerde nüans kullanabildik. Geri dönüp tonlamasını tekrar yapacağım tek bir çekim yok. Her şey olması gerektiği gibi. 

“Sony VENICE, ondan isteyebileceğim her şeyi yaptı; mükemmel bir makine.”